KEMERALTI- TREN GARDAN ÇIKTI

 

KEMERALTI GEZİ NOTLARI 08 EYLÜL 2023

TREN ARTIK GARDAN ÇIKMIŞ.

Oğlumun, Saint Joseph hazırlık sınıfından itibaren, ODTÜ yıllarında da yurt ve daha sonra ev arkadaşı olan, benim ikinci oğlum saydığım Sergenç İneler uzun yıllardır TARKEM’in genel müdürlüğünü yapıyor. Zaman zaman TARKEM ile ilgili bilgiler yolluyor. Her Cuma günü yaptıkları Kemeraltı Gezisi’ne, bu sefer katılayım, İzmirliler neler yapıyorlar kendi gözlerimle göreyim dedim. Önce ki gün, ODTÜ aylık buluşmasında, “Yarın Kemeraltı gezisine gidiyorum, gelen var mı?” dedim. İrem ile Levent biz varız dedi ve ertesi günü buluşmak üzere sözleştik.

Sabah saatlerinde Kemeraltı kalabalığına dalıyorum. Anafartalar caddesi üzerinde ki Abacıoğlu İşhanı’nda ki TARKEM binasında diğer katılımcılarla buluşuyoruz. Binanın önünde on kişi kadar bekliyor. Gezi umduğumuzdan kalabalık olacak Sergenç,  yaşları benim torunlara yakın oğlu ve kızını da getirmiş. Benim ikinci derece torunları epeydir görmemiştim. Büyümüş, kocaman olmuşlar.



Gezi TARKEM binasında Sergenç’in yaptığı tanıtım ile başlıyor. Önce TARKEM çalışanlarını takdim ediyor. Hepsi mimar ,mühendis ve restorasyon üzerine uzmanlaşmış kişiler. Sergenç altı kişilik kadro ile harikalar yarattıklarını söylüyor. Bu arada  TARKEM’in işyeri çalışanlarının en mutlu olduğu işyeri seçildiğini basından duymuştum.

TARKEM, Tarihi Kemeraltı İnşaat Yatırım Ticaret AŞ’nin kısaltılmış adı. İzmir Tarihi Kent Merkezi’ni canlandırmak amacıyla kurulmuş çok ortaklı bir yapı. TARKEM’in ortaklık yapısının %40’ını kamu, %10’unu odalar ve borsalar,%50’sini özel sektör oluşturmaktaymış.  Özel sektör ortakları arasında İzmir’e gönül vermiş iş adamları ve Kemeraltı esnafı yer almaktaymış.

Yıkılmaya yüz tutmuş yapılar ayağa kaldırılmaya, Kemeraltı, Kadifekale, Basmane üçgenini  “Eski Şehir”  konseptiyle  çekim merkezi haline getirmeye, çeşitli Sosyokültürel Projeleri hayata geçirmeye çalışıyorlarmış. İlgilenilen alan çok büyük olduğu için önceliği Kemeraltı’na vererek etap etap yenileme çalışmaları devam ediyormuş. Bu arada belediyede alt yapı çalışmalarını tamamlamak üzereymiş.

Sistem şöyle işliyormuş. Örnek olarak, TARKEM metruk bir binayı alıyor, restore ediyor ve kârını koyarak fona satıyormuş. Tüm bu işlemler ayrı ayrı denetleniyormuş. Binanın değeri artıkça fondan hisse alanların payı da değerleniyormuş. Böylece herkesin kazandığı bir model oluşturulmuş.

Kemeraltı ve çevresinde yaklaşık 2.000’in üzerinde tescilli anıtsal ve sivil mimari bina varmış. İzmir 2.500 yıllık bir şehir. Sokakları, meydanları, han, atölye, hamam, cami, kilise, sinagog, okul ve  çeşmeleri ile çok renkli ve zengin bir kültür mozaiğine sahip.

Yerleşim Tarihi MÖ 7.bine dayanan Yeşilova Höyüğü’nden başlayan ve  Arkaik dönemde “Bayraklı Smyrnası” olarak devam eden İzmir’in son halkası “Yeni Smyrna”ymış. Büyük İskender’in ardından, Kadifekale ve Kemeraltı aksında inşa edilen kent o günden bu güne bu merkez etrafında gelişmiş.

Helenistik ve Roma dönemlerinden günümüze Kadifekale, Agora, Antik Tiyatro, Antik Stadyum gibi ören yerleri kalmış. Kadifekale’de, 7.000 kişilik bir amfi tiyatro kazısı halen devam etmekteymiş.

Antik limanın dolması sonucunda Osmanlı Dönemi’nde gelişen Kemeraltı Çarşısı günümüzde adeta bir açık hava müzesi gibi.

TARKEM’in merkezi de ayağa kaldırılmış, tarihi binaların birinde.  Abacıoğlu Hanı’nda aynı zamanda kafe, lokanta, çini atölyesi, turistik eşya satan dükkanlar mevcut. Burası, gençler için de cazibe merkezi olmuş.

Gezimize sinagoglar bölgesinden başlıyoruz. İzmirlilerin yıllardır sebze, meyve et ihtiyacını karşıladıkları Havra Sokağı’nda yürüyoruz. Portekiz Sinogog’una giriyoruz. Sinogog, depremler, yangınlar geçirmiş, yıkılmış yeniden yapılmış. Günümüzde ise EGIAD tarafından restore edilerek konferans ve çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir yapı olmuş. Portekiz Sinagog’un sadece bizde değil Avrupa’da bile bilinirliliği var.

Sinagog, 17.yüzyılda Portekiz’den göç eden Yahudiler tarafından inşa edilmiş. Hahambaşının dua ettiği Sinagogmuş. Kadın erkek eşitliğini savunan ve kadınları da Tevrat okumaya davet eden ilk kişi olan Sebetay Sevi bu sinagogda Mesihliğini ilan etmiş. Etmiş etmesine de  Sebatay Sevi’nin Mesihliği, padişah IV. Mehmet’in (Avcı Mehmet) duruma el koyması ile son bulmuş. Sebatay Sevi, cemaati ile birlikte Müslümanlığı kabul etmiş ve Selanik’e sürülmüş. Sebatay Sevi’den sonra, Portekiz Sinagog’u hahambaşının dua ettiği sinagog olmaya devam etmiş.

            

Gezimize devam ederken köftecinin önünde duruyoruz. Köfteci Adnan Usta, emekli öğretmen ve psikologmuş. Öğlen 12:00 den akşamüstü 17:00 ‘ye kadar köfte ve ciğer satıyormuş, yiyen bir daha yiyormuş. Kemaraltı sokak lezzeti ile de tanışmış oluyoruz.



İzmir’in ünlü şekercisi Ali Galip’in, işletmesi önünden geçiyoruz. Bina metruk halde. Burası da projelendirilmiş ve çikolata atölyesi olacakmış.

Tarihi Yeşildirek hamamına giriyoruz. Günümüzde Yeşildirek Pasajı olarak kullanılıyor. Sağlı sollu dükkanların olduğu pasaj restore edilerek hamam ve su müzesi olarak hizmet görecekmiş. Hamamın tavanını görmek lazım.


Havra sokağı ile Anafartalar caddesinin kesiştiği yerde ki Küçük Karaosmanoğlu Han’a giriyoruz. Karaosmanoğlu Hacı Mustafa Ağa’nın, Akhisar’ın Yaya köyünde yaptırdığı camiye gelir olsun diye vakfettiği binaymış. Vakfın gayretleri ile günümüzde restore edilerek L’Agora adıyla otel ve restoran olarak hizmet vermekte. Dün akşamki ODTÜ toplantısı da burada yapılmıştı.



Albayrak Pasajı yıkılmış, eski ruhuna uygun yeniden yapılacakmış. Burası eskiden üzüm hanıymış. İzmir limanından ihraç edilen üzümler ilk olarak buraya getirilip burada depolanırmış.  Burası da dükkan, restoran ve kafelerin olduğu bir mekan olacakmış.

ETZ Hayim Sinagog’una gidiyoruz. Sinagog,İzmir Kalkınma Ajansı tarafından restore edilmiş. Günümüzde etkinliklere ev sahipliği yapmakta, çeşitli el işlerinin satıldığı dükkanlar yer almakta. Hata dükkanların birinde zeybek kıyafetleri ve zeybek kıyafeti için kumaşlar satılmakta.

                
Havralar Meyda’nına geliyoruz. Dört sinagogun sırt sırta verdiği bir meydan burası. Restorasyonu bitmek üzere olan eskiden  “Koşer Şarap” üretimi yapılan binaya giriyoruz. Koşer Şarabı, bizim “Helal Şarap” diye tercüme edebileceğimiz bir tür şarap. Sinagoglarda ki törenlerde içilen şaraplar burada üretiliyormuş.

TARKEM’in Projeler Yöneticisi mimar Evran Kurutaç, binayı projelendirirken binanın aslını muhafaza ettiklerini, içine çelik konstrüksiyon ve ahşaptan ikinci bir yapıyı inşa ettiklerini söylüyor. Asansör konmuş, engelli dostu bir bina olmuş. Klima ve diğer mekanik aksam tavanda üzerlerine kaplama yapılmadan açıkta duruyor. Bu haliyle Paris’te ki Georges Pompidou Müzesi’ni andırıyor. Pasaj Restorantı  olarak kullanılacakmış. Alt katta tadım atölyeleri olacak, üst kat restoran olarak hizmet verecekmiş. Çok hoş bir bina olmuş.


Geziye devam ederken İzmir’in bir dönem simgelerinden olmuş, Özel Yusuf Rıza İlkokulu’nun önünden geçiyoruz. Bina yıkılmış, etrafı çevrili bomboş bir arsa olarak duruyor.

İkiçeşmelik caddesinden karşıya geçiyoruz. Katlı otopark ve Agora’yı sağımıza alarak yola devam ediyoruz. Katlı otopark depreme dayanıklı değil diyerek iki üç aya kadar yıkılacakmış.

Oteller bölgesinde ki “Mavi Kortejo”ya gidiyoruz. Kortejo, 1492’de İspanya’dan göçen yoksul Sefarad Yahudileri’nin bir arada yaşadığı aile evlerine  verilen ad. Halk arasında yaygın deyimle  Yahudhane. Yoksul Yahudilerin İsrail’e göç etmesinden sonra evler işlevini yitirmiş.

Mavi Kortejo,  (Pencere ve kapıları maviye boyanmış) TARKEM tarafından hostel olarak inşa edilmiş. Gel gör ki pandemi döneminde iş yapamamış. Bunun üzerine bina İzmir Büyük Şehir Belediyesine kiralanmış. Belediye’de burayı  Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürlüğü olarak kullanıyormuş. İzmir’de yaşayan tüm insanların, mülteciler gibi farklı kırılganlıklara sahip grupların kamusal hizmete eşit erişimini sağlamaya, gruplar arasında fırsat eşitliğini sağlamaya çalışıyorlarmış. “Hepimiz kardeşiz”



Basmane Oteller sokağı daha önce biraz elden geçirilmiş, hatta İzmir Geziler’inin en ilgi çeken rotasyonu olmuştu. Basmane Garının köşesinde Latife Hanım’ın babasına ait bir bina da otel olarak hizmet görüyordu. Günümüzde burası mültecilerin, kaçakların ve kaçakçıların, uyuşturucu satıcılarının mekanı olmuş. İnsanlar bu sokağa gene girmekten korkar olmuş. TARKEM buraya da el atmış. On yıllık bir süreçte buranın elden geçirilmesi ve ayağa kaldırılması planlanıyor.

Altınordu mahallesinde restore edilen eski bir konağa giriyoruz. Konakta bulunan yüz elli yıllık tuvalet aynen muhafaza edilmiş. Burası çevre kadınlarına hitap eden bir eğitim merkezi olarak iş görecekmiş. İsteyen kadınlara manikür pedikür yapmayı öğretecekler, isteyen kadınlar ise dikiş nakış öğrenecekler. Binanın girişinde de çocuklar için oyun odası yapılmış. Gene mahallelinin isteği üzerine  bodrum kata çamaşır makinaları konmuş. Hala elde çamaşır yıkayan kadınların yaşadığı bir semt burası.

     

Binanın arkasında EÇEV tarafından restore edilmiş binalar var. Burada da çocuklara eğitim verilecekmiş. Yapılanları görünce gözlerimiz yaşarıyor. Biliyoruz ki “Eğitim Şart”


Gezimizin devamında İzmir’in ünlü futbol takımlarından Altınordu Spor Klübü’nün günümüzde de kullanılan tarihi binası önünden geçiyoruz.

                          

TARKEM’in yaptığı çalışmalar çevreyi de etkilemiş. Mahallede imkanı olanlar kendi imkanları ile evlerini restore etmişler, olmayanlar ise en azından dış cephelerini boyamışlar. Çalışmalar bir çeşit kelebek etkisi yaratmış.

Eski Türk Mahallesi’ndeki 945 (Dokuz kırk beş) sokak çıkmazına gidiyoruz. Burada büyük bir şantiye kurulmuş. Çalışmalar son hız devam ediyor. Burası Basmane bölgesinin en büyük konağı olan Tevfik paşa Konağı’nın olduğu yer.

Konak 19.yüzyılda inşa edilmiş. Otele adını veren kişi, İzmir’in ileri gelen tüccarlarından Sükkerizade Abdülkerim Paşa’nın oğlu Tevfik Paşa’ymış. Tevfik Paşa babası gibi ticaret ile uğraşsa da 1907-1908 tarihlerinde Belediye Başkanlığı yapmış. 19. Yüzyıl sonlarına kadar, kentin ileri gelenleri Tilkilik ve Namazgah semtlerinde yaptırdıkları konaklarda yaşamışlar.

Mimar Evran, Tevfik Paşa Evleri’nin  biri haremlik ve selamlık bölümleri ile birlikte ana bina diğerleri müştemilat olmak üzere  dört binadan  oluştuğunu, restorasyon tamamlandığında 75 yataklı bir otel olacağını söylüyor. 20. Yüzyılda Paşa Konağı Oteli olarak hizmet veren bu bina Basmane’nin tarihi dokusu içinde turistler için cazibe merkezi olacakmış. Yerleşke de bir de hamam bulunuyor. Binadan ayrılırken inşaat ekibi de bizimle birlikte geliyor, bir sonra ziyaret edeceğimiz binanın restorasyonunu da aynı grup yapıyormuş. Şantiye şefleri İnşaat Mühendisi Murat Deliktaş, inşaatı Um-Tek-Opkaya konsorsiyumu olarak yaptıklarını söylüyor. İşin sahibi ise İzmir Büyük Şehir Belediyesi imiş.


Dönertaş’ın yanından yolumuza devam ediyoruz. Yemek sırasına girmiş insanlar dikkatimizi çekiyor. Burası İzmir Büyük Şehir Belediyesi Sosyal Hizmetler’ine ait dayanışma noktalarından biri. İzmir Tarihi Basmane Hatuniye Yardım Derneği Aşevi olarak hizmet görüyor. Her gün burada ihtiyacı olanlara yemek veriliyormuş.  Aşevi’nin arkasındaki binaya giriyoruz.

Burası eski Fındık Pansiyon’muş. Bina iyi durumda. Sadece iyileştirme ve düzenleme yapılıyor. Zeybek Evi olarak hizmet verecekmiş. Zeybek giysileri sergilenecek, zeybek giysilerinin dikildiği bir atölye olacak, zeybeklerin tarihi anlatılacak, hatta zeybek oyunlarının öğretileceği bir de salon olacakmış.

Yolumuza devam ediyor, restore edilmiş, Namazgah Hamamı’nın önünden geçiyoruz. Eşrefpaşa Caddesi üzerindeki eski İstiklal İlkokulu’nun bulunduğu binaya giriyoruz. Kapısındaki tabelada “KONTAK Yenilikçi Öğrenme Merkezi” yazıyor. Bina İzmir Kalkınma ajansı tarafından tamamen yenilenmiş.

Eğitim Merkezi, öğrenciler için fırsat eşitliği yaratmaya çalışıyor. Özel okullar ile devlet okulları arasında açılan makası kapatmaya çalışıyor. Alt katta ki odada robotik kodlama, üç boyutlu tasarım yapılıyor. Küçük de olsa bir adet  3D yazıcıları var.

Çeşitli meslek gruplarından kişiler gelerek burada çocuklarla atölye çalışması yapıyorlarmış. Hatta bu atölye çalışmalarını yapanlardan bazıları bu ilk okulda okumuş kişilermiş.

İlkokul ve ortaokul çağındaki çocuklara eğitim veriyorlarmış. Bu güne kadar bin beş yüz çocuğun hayatına dokunmuşlar. Üst katta İzmir’e ait el sanatlarının sergilendiği salon var. İnternetten satışta  yapıyorlarmış..

Koridorda okulun tarihçesi anlatılmış. Okul 1922 yılında İstiklal İlkokulu olarak açılmış, İzmir’de ki kırk dört ilkokuldan biriymiş. İkiçeşmelik yolu (Eşrefpaşa Caddesi) genişletilirken okulun bir kısmı gitmiş. Okul üç dersliğe düşünce, öğrenciler, öğretmenleri ile birlikte 1974 yılında İsmet Paşa İlkokulu’na taşınmış. 2016 yılında Konak Belediyesi alana kadar, okulu, spotçular depo olarak kullanmış.

Arka taraftaki salonda uzay, havacılık, gezegenler, yıldızların anlatıldığı büyükçe bir çadır planetaryum var. Çocuklara arkeolojiyi sevdirmek için, içine çocukların çıkarabileceği fosil gömülen kum havuzu bile yapmışlar.

KONTAK, kar amacı gütmeyen bir kuruluş. Burada eğitime gelen çocuklardan ücret alınmıyormuş Masraflar sponsorlar tarafından karşılanıyormuş. Sponsorlar ise, Çimentaş, İzmirgaz, Folkart,Esbaş,İzdemir Enerji,İzo, Megapol,Jimmy Key,Rami Berke, Kaan Yüce,Moris Bencuya başta olmak üzere, İnci Vakfı, Norm Holding, İzmir Kent Arşivi Müzesi, Türkiye İş Bankası, İzeltaş, Doğan Egmont. Sağ olsunlar, var olsunlar.




Kontak’dan ayrıldıktan Sergenç, cadde üzerindeki ikinci el mağazası  olarak kullanılan bir binayı gösteriyor. Burası, Atatürk ile Latife Hanım’ın İzmir’de ilk defa kadınların  erkeklerle birlikte film seyrettiği Ankara Sineması’ymış. Binanın içinde sinema perdesi hala duruyormuş.

Atatürk ile Latife hanım 27 Temmuz 1923’de İzmir’e geldiklerinde, modern Türk sinemacılığının kurucusu Cemil Bey’in daveti üzerine , Ankara sinemasına gelir ve balkonda ki yerlerini alırlar. Aşağıdaki seyircilerin tümü erkektir. Atatürk “Cemil neden kadın yok?” diye sorar. O da kadınların yalnızca Salı günü film seyredebildiğini söyler. Atatürk’de kapıda bekleyen kadınların içeri alınmasını söyler. Kadınlar salona girdikten sonra Atatürk’ü çılgınca alkışlarlar. Böylece, Şarlo’nun “İdam Mahkumu” adlı komedi filmi, kadın erkek birlikte seyredilir.

Yokuş aşağı Konak yönüne doğru gidiyoruz.  Sokak arasında ki bir başka restore edilen konağa giriyoruz. Restorasyon öyle titizlikle yapılmış ki aslına uygun olması için doğramaların keresteleri Alaska’dan temin edilmiş.

Tarihe tanıklık etmiş  Yemişçizade Konağı önünde duruyoruz. Burası Alanyalı Konağı olarak da biliniyormuş.19.. Yüzyıl'da inşa edilen ve Yemişçizade ailesinden günümüze kalan konak, tavan süslemeleriyle dikkat çekiyormuş. Cumhuriyet’in ilk yıllarında tapu kadastro müdürlüğü ve askerlik şubesi olarak kullanılan konak, 1950-1969 yılları arasında Kestelli Kız Okulu olarak da faaliyet göstermiş. 2013 yılında Konak Belediyesi tarafından kamulaştırımış. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer çağrı yaparak konağın Anı Evi'ne dönüştürüleceğini duyurmuş ve tüm vatandaşlardan belge ve obje temini için başlatılan bağış kampanyasına katkı vermelerini istemiş. Kurtuluş Savaşı döneminden günümüze kalan belge ve objeler Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi'ne (APİKAM) ulaştırılmış ve Kurtuluşumuzun 100. Yılı Anı Evi olarak İzmirlilerin katkılarıyla oluşturulmuş. İçeriyi gezmeye vaktimiz yok. Daha sonra burayı gezmeye geleceğimizi notumuza alıyoruz.


Kurtuluş Savaşı sırasında, İzmir Memleket Hastanesine gelen gazi yakınlarının kalması için tahsis edilen Konukevi’de restore edilmiş. Şehit Yakınları ve Gaziler Konukevi olmuş. Şirin sevimli bir bina.

Kestelli caddesi boyunca yürüyerek, Başdurak İşhanı’na giriyoruz. Burası da restore edilmiş ve Turistik El Sanatları çarşısı olarak hizmet görüyor. Dükkanlara göz attıktan sonra dışarı çıkıyoruz.

Gezimizin sonuna geliyoruz. 874 sokakta İkizler Çay Evi’nde mola veriyoruz. Burası duvarlarına şairlerin dizeleri yazılmış bir mekan. Ayrıca çay tarifesi de çok anlamlı.

Çay Ver 30 TL, Çay Gönder:25 TL, Çay Versene:20 TL,  Çay Verirmisin:10 TL

Bülent Bey Müsaitseniz Çay Alabilirmiyim?:5 TL

Günümüzde  çay 5 TL. Demek ki nezaketin hala itibar gördüğü yerler var.

Duvardaki yazılardan  en çok Cemal Süreya’nın dizelerini sevdim.

“Yoklama alıyorum

Sessiz olun!

Kaygı?Burda!

Hüzün?Burda!

Yalnızlık?Burda

Mutluluk? Mutluluk?”

Sergenç hepimize koruk suyu ikram ediyor. O kadar yorgunluğun üzerine koruk suyunu içerken içimden diyorum. Mutluluk? Mutluluk? Burada işte, burada mutluluk.

                                 


Sergenç’in dediği gibi,tren artık gardan çıkmış. İzmir’i güzelleştirmeyi amaçlayan  bu proje artık yoluna emin adımlarla devam ediyor.  Teşekkürler Sergenç, teşekkürler Evran, teşekkürler TARKEM. Teşekkürler tüm İzmir’in elini taşın altına koyan aydınlık ve güzel insanları.

Feryal BEKDİK

İZMİR Eylül 2023

 

 

Yorumlar

  1. Teşekkürler Feryal… Tek solukta okudum. TARKEM’i ve yapılanları duymuştum, yazın sayesinde gezmiş, görmüş gibi oldum.
    İzmir’e ilk gidişimde tur programına alıyor, bağlantıyı İzmirli ve İzmir’i seven arkadaşlarımla paylaşıyorum.

    YanıtlaSil
  2. TARKEM'e bravo, aynı güzergahı takip edip gezmek lazım. Ellerine, ayaklarına sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Birlikte yapılan bu sanatsal ve tarihi geziyi çok güzel anlatmışsınız.. kutluyorum

    YanıtlaSil
  4. 50 yıldır ızmırdeyım sayende jzmır ı yenı tanıdım.ıyı bır gezi rehberi gıbı gezmeden kameraltı ni tanımışsın.tesekkur ederım

    YanıtlaSil
  5. Çok etkilendim. Böyle bir gezide bulunmayı çok isterdim.
    Feryal hanım müsaitseniz yeni bir organizasyonda buluşabilir miyiz?

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Feryal çok akıcı ve somut anlatmışsın. Gezilen yerleri fotoğraflarıyla süslemen yazını somut ve ilginç hale getiriyor.Yuregine, ilgine ve emeğine sağlık.Selamlar Yunus Bayraktar

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AH LENİN AH

YUNANİSTAN SAKIZ ADASI GEZİ NOTLARI