ORDA BİR KAMPUS VAR UZAKTA

 

Turgut Tümer’in anısına




 KIBRIS – ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Ziyaret NOTLARI  

 23 Mayıs – 25 Mayıs 2007

 ODTÜ Mezun Derneklerini bir çatı altında toplamak, fikir alış verişinde bulunmak ve de mezunların birlik ve beraberliğini sağlamak amacıyla oluşturulan Konsey’in üç ayda bir tekrarlanan olağan toplantısı bu kez Rektörümüzün daveti üzerine Kuzey Kıbrıs’ta  gerçekleştirildi. 

 Konsey Toplantısı’nı Kıbrıs’ta yapma fikri epey önce ortaya atılmıştı ama ne zaman olur ne zaman yapılır kimsenin bir fikri yoktu.  Rektörümüz Ural AKBULUT’un eşi Oya Hanım bir toplantıda “ Ömrüm boyunca eşim hayallerinin peşinde koştu; ben de onu takip etmekten yoruldum ama bu koşuşma içinde çok mutlu oldum demişti.”

 Rektörümüzün Kıbrıs’ta ki toplantıyı gerçekleştireceğini Oya Hanımın o konuşmasından sonra anlamıştım. Çok geçmeden Konsey’in Kıbrıs daveti geldi. İstanbul, Ege, Bursa, Gazi Antep, Kayseri, Mersin, Doğu Karadeniz , Eskişehir, Kocaeli Mezun derneklerinin katılımı ile hayli kalabalık bir liste oluştu.Rektörlükten   Bilgehan Ögel Hoca ile Lale  Kocaman’ın katılmasıyla dört başı mamur bir konsey olacağı belli oldu.


 23 Mayıs 2008 Cuma

Öğleden sonra  Bursa’dan gelen Gülten ile alanda buluşuyoruz. 13:30 uçağı ile havalanıyor ve de bir buçuk saat sonra Lefkoşe’nin Ercan Hava Alanı’na iniyoruz.

 Havaalanının ismi 20 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs harekatı nedeniyle 6.Kolordu Komutanlığı nezdinde İleri Hava Kontrolörü olarak görevlendirilen, harekatın birinci günü olan 20 temmuz 1974 gecesi 50.nci Piyade Alay Komutanı P.Albay İbrahim Karaoğlanoğlu ve iki er ile birlikte Alay Karargahı olarak kullanılan binaya Rumlar tarafından atılan bir roketin isabet etmesi sonucunda beraberindekilerle birlikte şehit olan   Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan’ın anısına Ercan olmuş.

 Çıkışta bizi beyaz zemin üzerine kırmızı harflerle  “ODTÜ KKK” yazılı tabela ile birlikte o çok hoş Kıbrıs aksanı ile üniversitenin tanıtım ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Habibe Muhtaroğlu karşılıyor.

 Bir sonraki uçakla gelecek olan arkadaşlarında gelmesiyle üzerinde ODTÜ yazan minibüsle kampusa doğru yola çıkıyoruz. Kampus, eski adı Omorfo şimdilerde adı Güzelyurt olan bölgede. Trafiğin soldan olması nedeniyle karşıdan her araba geldiğinde içimiz hop ederek yaklaşık bir buçuk saat yol aldıktan sonra Kampus’a varıyoruz.

 Toplantı salonunda ki çay kahve ve Kıbrıs kurabiyesi ikramından sonra Kampus’u geziyoruz. Ankara ODTÜ, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk  Cumhuriyeti’nin 2000 yılında KKTC’de bir kampus kurmak üzere yaptıkları daveti devlet görevi olarak kabul etmiş ve “Yavru Vatan”’da “Yavru ODTÜ” kurmuş.

 ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu, ODTÜ öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşturulan 18 kişilik bir tasarım grubu tarafından tasarlanmış, ilk aşamada 3.000, ikinci aşamada 6.000 öğrenci kapasitesine ulaşacak şekilde yapılandırılmış, kütüphanesi, kongre salonu, yurtları, açık yüzme havuzu, spor alanları, lojmanları, sağlık merkezi, bilim ve teknoloji merkezi ve Kampus genelinde engelli ulaşımına ayrıca önem verilen  dört başı mamur bir bilim yuvası.

Okuldaki topluluklardan Sualtı Topluluğu’na uğruyorum. Çocuklar burada hem sualtını sevmişler hem de sevdirmeye çalışıyorlar. Okulun havuzunda cankurtaran olması lazım gelince, su altıcılar kurtarma eğitimi almışlar, havuzda ki cankurtaran nöbetinden para da kazanıyorlarmış.

 Okulda şimdilik Bilgisayar, Elektrik-Elektronik, Makine, İnşaat, Kimya, Petrol ve Doğal gaz Mühendisliklerinin yanı sıra İktisat, Siyaset Bilimi ve Uluslar arası İlişkiler, İşletme,İngilizce Öğretmenliği,psikoloji ve de State Univercity of New York (SUNY)-New Paltz ile ortaklaşa yürütülen İşletme Ortak Lisans Programı var.Bu yıl 400’ü İngilizce hazırlık sınıfında, 600’ü yukarıda yazılı lisans programlarında eğitim gören  bin kadar öğrenci ve de elliye yakın öğretim görevlisi ile öğrenim sürmüş. Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği bölümü  BP’nin öğrenci garantisi vermesi ile açılmış ve de Angola’dan bile öğrenci varmış.

 Okul ÖSS Sonuçlarına göre öğrenci almakta ve de paralı. Önümüzdeki yıl 8.400 YTL ücret alınacak. Yurtta kalış ücretleri de, odalarda ki öğrenci sayısına göre değişmekte. İki ya da dört kişilik odaların yanı sıra, üç yatak odalı süit odalar da mevcut. Okulda öğrenim bursu, yurt bursu, akademik başarı bursu, asistanlık bursu, gereksinim bursu adı altında burs olanakları mevcut.

 Okul, Sosyal ve Kültürel Etkinlik açısından da hayli zengin. Girne’den 40 km uzaklıkta olduğu düşünülürse, her türlü aktivitenin Kampus’ta olması normal. Şehre ring seferleri yeni başlamış. Güzelyurt Belediyesi ile de ortak çalışmalara başlanmış. Sanat atölyesinde verilen kurslara halkın katılımı da hedeflenmiş. Görünen o ki Kampus kısa zamanda çevrenin de çehresini değiştirecek.

 Kampus turumuzdan sonra misafirhaneye yerleşiyoruz. Misafirhane beş yıldızlı otel konforunda. Okulda  part-time ders veren öğretim görevlileri de misafirhanenin konuklarından.  Üzerimizi değiştirerek Kongre Merkezi’ne gidiyoruz.

 Bugün Kampus’ta  geleneksel hale getirilmek üzere ODTÜ Günü düzenlenmiş. Kongre salonunda yerlerimize oturuyor; sırayla önce rektörümüz Ural Akbulut’un, sonra ODTÜ KKK’nın rektörü Turgut Tümer’in daha sonra da Kıbrıs Milli Eğitim ve Kültür  Bakanı Canan Öztoprak’ın konuşmalarını dinliyoruz.

 Konuşmalardan sonra dünyaca ünlü gitar ustası, ODTÜ-Mimarlık’tan mezun Ahmet Kanneci ile ona klarneti ile eşlik eden Ekrem Öztan’ın verdiği anlatılmaz yaşanır konseri dinliyoruz. Çaldıkları eserlerin hikayelerini anlatarak verdikleri konser, tek kelime ile harika. Konserin sonunda çaldıkları halk türküleri ise salonu boydan boya dolaşıp herkesi sarıp sarmalıyor. Kendimi iyi, önemli ve ayrıcalıklı hissediyorum.

 Konserden sonra kokteyl faslı başlıyor. Milli Eğitim ve Kültür  Bakanı Canan Öztoprak ile aynı dönemde yurtta kalmışız. Psikoloji bölümünden mezun olmuş, çok hoş ayakları yere sağlam basan bir hanım. Mezuniyetten sonra hep politikanın içinde olmuş, uzun uzun konuşuyoruz. Yurtta birlikte kaldığım  Kıbrıslı arkadaşlarımı soruyorum. Yarın gece ODTÜ Kıbrıs Mezunlar Derneği’nin yemeği var, arkadaşlarım ile orada buluşmayı umuyorum.

 Kokteylden sonra Ahmet Kanneci ile birlikte misafirhaneye dönüyoruz. Televizyonda “Hatırla Sevgili” dizisi var. Ahmet’de dizinin sıkı izleyicisi olduğunu söylüyor. 1977 boykotunda Ertuğrul Karakaya öldürüldüğünde Ahmet, Ertuğrul’un yanındaymış.

 Part-time olarak her hafta iki gün Kampus’a gelen Zafer Hoca, Ekrem Öztan ve eşi Secil, Ahmet’in yeğenleri derken on kişilik bir grup Ahmet’in odasında diziyi seyrediyoruz. Bir yandan diziyi seyrederken bir yandan da Ahmet’in anlattığı hikayelere bizlerin de anlattığı hikayeler ekleniyor.

Sevil aynı zamanda TRT’de severek dinlediğim Türk Müzikalleri programının yapımcısıymış. Sanki kırk yıldır tanışıyormuşçasına kaynaşıyor geç saatte odalarımıza dağılıyoruz


24 Mayıs 2008 Cumartesi

 Sabahleyin kahvaltıdan sonra Konsey Toplantısı’na katılıyoruz. Ankara, başkanları Himmet’in ayağını kırması ve de yeni seçim dönemi çalışmaları nedeniyle katılamıyor. Kıbrıs Mezunlar Derneği de Yurt dışı kuruluş sayıldığından Konsey bünyesinde değil, o nedenle Konsey’e İstanbul başkanlık ediyor.

Rektör Turgut Tümer’in Kampus ile ilgili sunumundan sonra, Mezun dernekleri olarak Yavru vatanda boy veren böyle bir bilim yuvasını tanımakta geç kaldığımızı düşünüyorum. Burada okuyan öğrenciler de ODTÜ’lü ve de mezun olduklarında bize üye olacaklar. ÖSS ‘den sonra ODTÜ hakkında öğrenci ve ailelerine bilgi verirken burayı da unutmamak gerek.

Yavru kampus ile ilgili konuşmalar uzayınca, Süreyya’nın Antalya’da yapılacak “Büyük ODTÜ Buluşması “ ile ilgili gündem maddesi, Haziran’da Ankara’da yapılacak Konsey toplantısına erteleniyor.

ToToplantıdan sonra kafeteryada öğle yemeği yiyor, yemek sonrası Girne’ye iniyoruz. Girne                limanında çay-kakahve içip limonata gibi havanın keyfini çıkarıyoruz. Buluşma noktasında               arabaya binerek  Beşparmak   parmak dağlarının eteğinde bir kayalık üzerinde                               kurulmuş olan Bellapais Manastırı’na gidiyoruz.

Manastır, Gotik sanatının bir şaheseri. Dış kabartmalardaki taş işçiliği mükemmel. Bellapais’in ilk sakinleri Selahaddin Eyyubi 1187 yılında Kudüs’ü ele geçirdiğinde Kıbrıs’a göç eden Augustinian mezhebi rahipleriymiş. Manastırın rahipleri giysilerinde beyaz ipek, metal olarak ta sadece gümüş kullanıyorlarmış. Gümüş çatal, gümüş bıçaktan başka eşya kullanmamış adamlar.

 Manastır denize açık, manzarası çok güzel. Girne’yi kuşbakışı olarak görebiliyorsun. Manastırın Bina yapımında Afrikalı köleler kullanılmış. Ada Osmanlıların eline geçtikten sonra bina Yunan Ortodoks kilisesine verilmiş. Kilise bölümüne sandalyeler dizilmiş, akşam konser varmış. Kilisenin adını giriş tabelasında Beyaz Giymiş Meryemana Kilisesi diye Türkçeleştirmişler.

 Manastırdan sonra Acapulco Otele gidiyoruz. Gülten, Lale hanım ve de bazı arkadaşlar akşam burada kalacak; tatili biraz uzatacaklar. Ben de Gülten’in odasında üstümü değiştiriyorum.

 Kıbrıs Mezunlar Derneği’nin düzenlediği yemeğe katılmak üzere yemek salonuna geçiyoruz. Oturma düzeni nedeniyle Kıbrıs’lılardan uzakta kalıyoruz. ODTÜ’nün Olaylı yıllarına ait kısa bir barkovizyon gösterisi yapılıyor. Kısa bir gitar ve arkasından keman resitali veriliyor. Konuklardan bir profesör mikrofonu eline alarak, Lefke Avrupa Üniversitesi’nde olan bir takım olaylardan söz ediyor. Öğretim üyelerinin işten atıldığını anlatıyor. Bir başkası buna karşı çıkıyor, burası yeri değil diyor, salonda buz gibi bir hava esiyor.

 Süreyya ile birlikte kısa bir skeç yapmayı düşünürken ortaya çıkan durum neşemizi kaçırıyor. Ortamı yumuşatma ve de teşekkür etme amacıyla mikrofonu elime alıyorum. “Beni tanıyan var mı?” diyorum. Bir el kalkıyor “Ben tanıyorum” diyor. Can arkadaşım Tahir Çelik ile kucaklaşıyoruz. Lefke Avrupa Üniversitesi’nde her ne olduysa bize anlatmaya çalışan arkadaşımızın “ ODTÜ’lü olarak derdini ODTÜ’lülerle paylaşmak istediğini bunun da doğal olduğunu söylüyorum. Ege’de derdi olan, derdini dağıtmak için ya meyhaneye gider, ya da pavyona diyorum. Biz  ODTÜ’lüler de derdimizi anca bir ODTÜ’lüye dökebiliriz umarım her şey yoluna girer diyorum. Rektörlere, dernek başkanı Ali Denker’e herkese teşekkür ediyorum.

 Tahir’in yanına gidiyorum. Masaya Ülvan geliyor. Biraz ileriki masada Naciye ile Layık’ın olduğunu öğreniyorum. Gecenin sonunda da olsa arkadaşlarımı buluyorum. Geceye gelmeyen arkadaşlarımın da telefon ve mail adreslerini veriyorlar. Tam kaynaşmışken dönüş vakti geliyor, o esnada elim kulağıma gidiyor ki küpemin yerinde olmadığını görüyorum. Bir vakitte küpe aranarak boşa geçiyor. Süreyya araba seni bekliyor diye geri geliyor. Aramaya o da katılıyor ve de “Hadi küpeyi buldum gözün aydın” diyor.

 Arabaya bindikten sonra mikrofonu alarak şamataya devam ediyoruz. Kıbrıslı şoförümüz de havaya girip  hikayeler anlatıyor.O, Kıbrıslı şivesi ile tatlı tatlı anlattıkça biz yerlere yatıyoruz. “Odtü’lü hanımlar size bir bilmecem var” diyor. “Kıbrıs’ta bir kadın balkondan düşmüş, ama düşüşü üç ay sürmüş,bu nasıl olmuş?” diyor. Cevabı sonunda kendi veriyor.” Düşerken üç kere ay demiş, Ay ay ay diyerek düşmüş” Biz de valla Türkiye’de kadınlar “ay” der düşer diyoruz. Ne o öyle ay ay ay … Kadınlar düşerken bile edalı bu Kıbrıs’ta ayol. Bu şamatada yolun  nasıl geçtiğini anlamıyoruz.

 ODTÜ-THBT’nin bu akşam “Çağrı” sı vardı. Hep barabar yeni “AĞA”yı seçeceklerdi.. Nurgün’ü arıyorum. Kemal Özgirgin yeni THBT Ağası olmuş, eski ağamız Savaş Ektirici’ye paşalığı, Kemal’e de yeni ağalığı hayırlı olsun. Gerçi bu yıl hanımağa bekliyorduk ama olsun, ne yapalım kısmet değilmiş…

 25 Mayıs 2008 Pazar

 Sabah kahvaltısında hepimize bir mahzunluk çöküyor. Sevgili rektörlerimize ne kadar teşekkür etsek az. Rektörümüz Ural Akbulut ön ayak oldu, bizleri buralara kadar getirdi. Turgut Tümer hoca ise Allah için bizi VIP ağırladı.  Bavullarımızı toparlayıp alana gitmek üzere arabaya binerken elinde su dolu sürahi ile bekleyen görevliyi görünce çığlık atıyorum. Yola gidenlerin arkasından su dökülür, gidenin yolu su gibi aksın, sular seller gibi gidip gelsin diye . “Ya bunu da mı unutmadınız?” diyorum. Kusursuz ev sahipliği yapan Kampus mensuplarına gönül dolusu sevgiler.


Not: O yıl THBT Ağa Gezisi Kuzey Kıbrıs'a yapıldı. Hep beraber Kampüs'ü ziyaret etmiş, Turgut hocamız ile halay çekmiştik.

10.12.2025 Çarşamba. Bugün sevgili hocamız Turgut Tümer'i yıldızlara, 2020 yılında kaybettiğimiz bir diğer sevgili hocamız, Turgut Hocamızın can arkadaşı Ahmet Acar'ın yanına uğurladık. Böylesine dürüst, güvenilir, üzerlerine bir toz bulaşmamış insanları tanıdığım için ne kadar mutluysam, onları kaybetmekten dolay bir o kadar üzgünüm. Devirleri daim olsun.


  Feryal Bekdik

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AL SANA İRAN

KASTAMONU THBT AĞA GEZİSİ MAYIS 2025

CEREN İLE ANKARA