STOCKHOLM - İSVEÇ GEZİ NOTLARI
Aslan ile ilk defa annesi babası olmadan, babaanne, dede ve torun üçlüsü olarak tren ile Stockholm’e gittik. Her otel çocuk kabul etmiyor, internetten Gamla Stand Bölgesinde ki Otel Gamla Stand Skeppsborn’da kaldık. Kocaman iki kişilik, gene kocaman tek kişilik yatağı, açık mutfağı, oturma grubu ve iki tane banyosu ile şahane bir odaydı.
Royal Canal Tour, geziye başlamadan önce özet yayın gibi oluyor. Kanal boyunca giderken sol tarafta zengin evlerini ve eski yapılarını görüyorsun, Bunlardan birinde de ünlü tenisçi Björn Borg oturuyormuş. Sağ tarafta da Skensen parkı var. Kraliyet ailesine ait yatın yanından geçiyoruz. Djurgarden’in olduğu adanın etrafında tam bir tur atarak tekne gezisi tamamlanıyor.
Junibacken : Çocuklar için düzenlenmiş standlar var. Çocuklar kah bakkal oluyor, kah bisiklet tamircisi. En çokta maketlerle masalların anlatıldığı mekanları gezdiren tren ilgi çekiyor. İsveç’in ünlü çocuk romanı pippi (Bizdeki adıyla uzun çorap) nin evinden Aslan’ı bir saatte çıkaramadım. Burası tamamen çocuklara ve çocuk ruhlulara hitap eden bir müze
Wasa Müze: Üç yüz yıl önce (1628 yılında) Stockholm’de suya indirilip kıyıdan birkaç yüz metre açılıp halkın ve Kral II.Gustav Adolf’un gözü önünde suya gömülen ünlü gemi. Sudan çıkarılıp temizlenmiş ve sergileniyor. Önce 20 dakikalık filmi seyredip gezmekte yarar var. Film tüm dillerde ama hepsinde altyazı İngilizce. Biz beklememek için Çince olanına girdik alt yazıyı okuduk. Aslan o kadar etkilenmiş ki, gemiyi gezerken film de ki her bir sahneyi anladığını bize gösterdi.
Nordska Müze. Çok etkileyici . Adamlar 500 yıl önce kaşık, üç yüzyıl önce çatal bıçak kullanmışlar. Yemek sunumu kuğu içinde oluyormuş, hatta kimi ziyafetlerde kuğu kiralanıyormuş. Takı bölümü, giysi bölümünün yanı sıra, çekmecelerde örtü çeşitleri, goblen işlemeler var. Şaman davulu bile var.Mobilyanın tarihçesini görebiliyorsunuz. Bizim İskandinav takım diye çeyize katıp, oturma odalarında kullandığımız takımların evrimini sergiliyorlar. IKEA öyle birden bire ortaya çıkmamış, onu anlıyorsun. Müze o kadar zengin ki bir müddet sonra etrafı algılıyamıyorsun.
Skensen: Çok büyük bir park . Biz gezerken Aslan arabasında uyudu. Yarısından geri dönüp gene Skensen içindeki restoranda yemek yedik. Tabağı çanağı kendin taşıyorsun ama yemekler fena değil. Skensen’in gidemediğimiz kısmında hayvanlar varmış. Onları göremedik.
Kraliyet Müzesi. Otelin iki sokak ötesinde giriş var. Sabah 9:00 da gidilirse sakin sakin gezilebilir. Turlar 10:30 dan sonra geliyor. Rehbere gerek yok, her odanın ne olduğu tabelalarda yazıyor. Saray beş bölüm. İlk önce apartman kısmı geziliyor. Burada ki Nobel ödül töreninden sonra (Ödül töreni belediye binasında yapılıyormuş) akşam Kral ve Kraliçenin kazananların onuruna yemek verdiği salon çok etkileyici. Şu anda masa sandalye yok ama başka bir odada sofra dizaynını gösteren resim var.
Kralın kabineyi topladığı oda da çok etkileyici, masanın ortası kalın ciltli kitaplarla doldurulmuş. Kanun mu görüşülüyor, karar mı alınacak uzanıp kitaptan bakabiliyorlarmış.
İkinci bölüm şapel bölümü, 12 havarinin altısı duvarlara heykel olarak kondurulmuş. Niye 13 değil sorusuna cevap veren çıkmadı. Hazine dairesi, kraliyet mensuplarının takmış oldukları taçlar ve iki numaralı prensesin vaftiz edildiği gümüş vaftiz kabı sergileniyor. Kulaklık veriyorlar, cep telefonundan her bir objenin ne olduğunu dinliyorsun. Resim çekmek bu bölümde yasak, üçüncü bölüm eski saray kısmı(müze Kronar). Sarayın tarihçesini anlatan video enteresan gelebilir. Bir de krallardan birine ait antik müze var, ben oraya gitmedim hem yoruldum, hem de ilgimi çekmedi.
Saat: 12.00 de yuvarlak arka bahçede bandolu mızıkalı askerlerin nöbet değişimi var. Nöbet değişiminden sonra on beş dakikalık çok güzel bir konser var.
Benim gezdiğim yerler bu kadar. Tabi ki Gamla Stand Sultanahmet gibi, bol miktarda hediyelik eşya satan dükkanlar, yiyecek içecek yerleri bol miktarda. Biz bir akşam dışarda yedik, bir akşam da marketten aldığımız meyve süt gibi yiyecekler ile karın doyurduk, çok da iyi oldu.
Trene giderken sarayın duvarının dibinde gösteri vardı. Bağıra çağıra sloganlar atılıyor, mikrofondan konuşmalar yapılıyordu. Yanlarından geçerken PKK bayrakları taşıdıklarını gördük.
Bir de trene giderken yol üstünde denk geldiğimiz Santa Clara Kilisesi, küçük ama çok hoş bir müze, vitrayları ilgi çekici.
Gezmeyi isteyip te vakit yokluğundan gezemediğimiz yerler ise, modern sanatı sevmeme rağmen, Modern Müzeyi gezemedim. Aslan olmasa Junibacken’i pas geçip Modern Müzeyi gezerdim. Kraliyet Sarayının olduğu meydana arka kapısı, yemek yenen ve marketin olduğu meydana ön kapısı bakan Nobel Müzesi’nde de aklım kaldı.
Şehri tepeden gören Erickson Kulesine çıkmak ve de akşam yemeği yemek için hoş olabilirdi
Nobel Ödüllerinin verildiği Belediye Binasındaki salonu görmek isteyen çok kişi varmış. Maalesef o kadar vakit yoktu.
Aslan ile ilk gezimiz oldukça başarılıydı, ona göre program yaptığımız için sıkıntı olmadı. İleri ki yıllar için iyi bir gezi arkadaşımız var artık.
FERYAL BEKDİK
TEMMUZ 2016
İZMİR
Yorumlar
Yorum Gönder